Türkiye’nin kalbi Ankara’nın göbeğinde bombalar patlatıldı. Cumhuriyet tarihimizin bu en kanlı terör saldırısında 95 insanımız hayatını kaybederken 246 kişi de yaralandı. Bu ne ilk oldu nede son olacak maalesef.
Memlekette elini sallasan terör uzmanına değiyor. Ortadoğu uzmanı, Suriye uzmanı, stratejist, düşünce kuruluşu bilmem nesi vs. Hepsinin söylediklerinin toplasan bir ceviz kabuğunu doldurmaz. Ne zaman sansasyonel bir olay olsa ortaya çıkar, 3-5 tane ihtimal sıralar, sonra da bu ihtimallerinden birisinin gerçek çıkmasını umup, çıkarsa ben demiştim demeyi hayal ederler. Tutturamazlarsa da sorun değil. Nasılsa birilerinin kendilerini ekranlara çıkarmaya, köşelerde yazılar yazdırmaya devam ettireceğini bilirler. Hayat onlara güzel.
Okurlarımız bilirler. Lafın yuvarlanmasından hoşlanmayız. Ne söyleyeceksek açık ve net bir biçimde söylenmesinden yanayız. Hep de öyle yatık. Şimdi de öyle yapacağız.
1) Ankara’da düzenlenen ve birçok vatandaşımızın hayatını kaybetmesine veya yaralanmasına neden olan bombalı saldırı olayı vahşi bir terör eylemidir ve kim ne amaçla yapmış olursa olsun şiddetle kınıyoruz.
2) Onlarca vatandaşımızın hayatını kaybettiği Cumhuriyet tarihimizin en kanlı terör saldırısından hangi partinin seçimde nasıl etkileneceği yönünde yapılan her türden değerlendirmeyi kınıyoruz. Tanrı şahidimizdir ki; bu ölümler üzerinden siyasi söylemde bulunanlardan, oy devşirme çabasına girenlerden ve kısır siyasi çatışmalarına alet edenlerden değiliz ve asla da olmayacağız.
3) Saldırıda bombanın pimini kim çekmiş olursa olsun; o pimi çekenler hangi yapıya bağlı olursa olsun; saldırının asıl failleri onları taşeron olarak kullanan güçlerdir.
4) Saldırı için hükümeti veya devleti suçlamak ya kara cahilliktir, ya da art niyettir. Bu saldırıdan en büyük zararı gören (tabi ki saldırıda yaşamını yitiren ve yaralanan vatandaşlarımız ve ailelerinden sonra) devlet ve Hükümettir. Ankara’nın göbeğinde patlayan bombalar; ortaya çıkan ciddi boyuttaki güvenlik ve istihbarat zafiyeti; halkın can güvenliği endişesinin artması gibi sonuçlar devlete veya hükümete ne gibi bir yarar sağlayabilir?
5) Siz hiç “emperyalizm” diye bir kavram duymadınız mı? Emperyalizmin Osmanlı Devleti ve genç Türkiye Cumhuriyeti ile Ortadoğu üzerine geliştirdiği planları hakkında bir bilginiz yok mu? Emperyalizm gerçeğini yok sayarak bu olup biteni açıklayabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
6) Emperyalizmin ülkemizde gerçekleştirdiği operasyonlar (mesela 1 Mayıs 1977’de Taksim’de meydana gelen olaylar) hakkında bir bilginiz yok mu?
7) Emperyalist güçlerin çok uzun yıllardan beridir bölgede oynadıkları kanlı oyunları ve perde arkasındaki asıl hedeflerini bilmiyor musunuz?
Bu listeyi uzatmak mümkün ama yersiz. Bunlardan haberdar değilseniz eğer, size olup biteni anlatmaktan asla bıkmayacağız. Yok eğer bunları bildiğiniz halde hedef saptırıyor, asıl faili gizlemeye çalışıyorsanız; emperyalizmin değirmenine su taşıyan bir zavallıdan başka bir şey değilsiniz demektir.
Saldırının ardından terör örgütü IŞİD’in çıkması sürpriz olmayacaktır. Eylemin niteliği ve gerçekleştirilme şekli açıkça buna işaret ediyor. Kaldı ki devletin ilgili birimleri ve kimi aklı başında isimler (Mesela Prof. Dr. Ümit Özdağ) IŞİD’in ülkemizde kanlı canlı bomba eylemleri yapacağını ve tedbir alınması gerektiğini bas bas bağırdılar. Saldırı da bas bas bağırarak geldi zaten. Suriye’deki kor ateş, Suriyelileştirilmek istenen Türkiye’nin kalbine taşınmış oldu.
Pimi çekenler ve onlara o talimatı verenler kim olursa olsunlar, arkalarındaki güç bellidir. Fail bellidir. O fail 1 Mayıs 1977’yi yaptırandır. O fail Abdi İpekçi’yi, Uğur Mumcu’yu, Muammer Aksoy’u, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Necip Hablemitoğlu’nu katlettirendir. O fail Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kahraman mensuplarını, ülkenin namuslu devlet adamlarını, akademisyenlerini, gazetecilerini, yazarlarını terörist diye cezaevlerine doldurtandır.
Ankara saldırısı ülkemiz ve bölgemiz üzerinden oynanan uluslararası operasyonun bir parçasıdır. Arkasında uluslarası kirli istihbarat servisleri vardır. Bu servisler, yıllardır bize dost ve müttefik olarak yutturulan, stratejik ortak yalanı içinde kamufle edilen ülkelere mensup gizli servislerdir.
Bu saldırının asıl hedefinin 1 Kasım seçimlerini yaptırmamak olduğunu söyleyerek devleti ve hükümeti sorumlu tutmaya çalışanlar bilerek veya bilmeyerek asıl faillerin ve asıl hedeflerin saklanmasına hizmet etmektedirler.
Fail ne devlettir ne de hükümet. Fail içte bile değildir. Fail, Ortadoğu’yu ve Türkiye’yi büyük projeleri çerçevesinde şekillendirmek için kanlı bir savaş yürüten emperyalist güçtür.
Onlarca yıldır uyanamamış bir topluluğa bunları söylemek çok zor olsa da inatla söylemeliyiz.
Düşman onlarca yıldır insanlarımızı öldürüyor ve biz hala düşmanı bırakıp birbirimizi suçlamaya, birbirimizi öldürmeye devam ediyoruz. Düşman vuruyor, biz düşmanı bırakıp kendi insanımıza vuruyoruz. Düşman vuruyor, biz düşmanı ve amaçlarını deşifre edip kol kola girerek üzerine gideceğimize, düşmanın değirmenine su taşıyoruz.
Silkinin ve kendinize gelin. Kendi vatanınıza, kendi halkınıza, kendi insanınıza kin ve nefret duymadan, düşmanca saldırmadan önce durup bir kez düşünün.
Bu coğrafyada kimi batılı gizli servislerin haberi olmadan bir tek bombanın, bir tek silahın patlayabileceğine inanıyor musunuz? Türkiye’de gerçekleştirilen askeri darbelerin hiç birisi NATO’nun (ABD’nin) bilgisi ve/veya onayı dışında gerçekleşmemişken, “Ergenekon” ve “Balyoz” gibi kumpas davalarında NATO’nun ve ABD’nin adının bir kez bile geçmemiş olmasından hiç mi kuşku duymadınız?
Ben failin kim olduğu hakkında tahmin yürütmüyorum. Doğrudan faili işaret ediyorum.
Fail Ortadoğu’yu ve Türkiye’yi emperyalist çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeye çalışan; bu amaçla uzun yıllardır bölgede ve ülkemizde kanlı oyunlar oynayan, bizim terör örgütü dediğimiz yapıları açık açık destekleyen hatta müttefik ilan eden her kimse, bu kanlı saldırıların asil faili de odur.
Fail bellidir. Hedef ise birden fazladır. Ama asıl hedef uzun yıllar önce bölge ülkeleri hakkında yapılan planların, çizilen yeni haritaların hayata geçirilebilmesidir.
Emperyalizmi ve onun kanlı gizli servislerini, taşeronlarını, işbirlikçilerini görmezden gelen, yokmuş gibi davranan, faili ve asıl hedefi saklama gayreti içine giren herkes bilmelidir ki tüm çabaları boşa çıkacaktır. Türk Ulusu üzerine oynanan tüm oyunların farkına varacak, tüm planları yırtıp atacak, düşmanlarına ve işbirlikçilerine bir kez daha tarihi bir ders verecektir.
Tarihi bilmeyen, tarihten ders almayan cahiller bilmelidir ki, Türke kefen biçenin sonu hiçbir zaman iyi olmamıştır.
Türkiye’nin ve Türk Ulusu’nun dostluğunun kıymetini bilmeyenler, düşmanlığının gazabından kurtulamazlar.
Çağlar Erbek
11 Ekim 2015
11 Ekim 2015