Kazakistan, Türk Dünyasının Baba Ocağıdır

Çağlar Erbek
0

Ocak, eskiden beri Türklerde kutsal kavramdır. Onun için bugünkü Kazaklarda ocak üzerinden atlamak, odunu tepmek yasaktır. Ocak sözcüğü ‘ot jaq’ yani ‘ateşi yak’ sözünden gelir. Aslında Türklerde ot yani ateş kutsaldır. Otağ kavramı da ot sözcüğünden türemektedir. Hatta Türkiye Türkçesinde ‘vatan’, Kazakçada ‘otan’ olarak kullanılan sözcüğün de ot’tan türediğini iddia edenler var. Böyle bakıldığında ocak, otağ ve vatan arasında sıkı bir bağ vardır. Ocak ve otağ olmadan vatan da olmaz. Ya da tam tersine vatan olmadan ocak ve otağ olmaz. Onun için Kazak atasözü ‘Otan otbasınan bastaladı’ yani ‘Vatan ocak başından (yani aileden) başlar’ buyurmaktadır.

Evet, ocak ev demektir, aile demektir. Bir adamın bütün sülalesi yok edildiğinde, soyu kesildiğinde Kazaklar ‘ocağı söndü’ derler. Zaten bu deyim Türk İstiklal marşında da aynı şekilde kullanılmaktadır.

        Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
        Sönmeden yurdumun üstünden tüten en son ocak.

Baba ocağına gelince, Kazaklar buna ‘qara şanıraq’ derler. Şanıraq, otağın en üst kısmıdır. Otağ iskeletini bir arada tutar. Otağa ışık şanıraqtan girer ve otağdaki duman şanıraqtan dışarı çıkar. Aynı zamanda şanıraq Türk devlet geleneğinde Hakan’ın simgesidir, dolayısıyla Türk devletinin simgesidir. Onun için şanıraq bugün Kazakistan’ın devlet armasında ve Kırgızistan’ın bayrağında yer alır.

Şanıraq doğal olarak ev anlamını da taşır. Yani şanıraq ile ocak aynıdır. Qara şanıraq ise kutsal ev anlamını bildirir. Tarihte Türkler otağda yaşarlar. Çocuklar evlendiğinde onlara ayrı otağ kurulur. Böylece evlenmiş çocuk baba evinden ayrılarak bağımsızlık almış olur. Buna ‘enşi almak’ derler. Bütün çocuklar ‘enşilerini alırlarak’ yani kendi paylarını alarak evden ayrılır, ancak en küçük çocuk evlense bile baba evinde kalmaya devam eder. Bir anlamda küçük çocuk babasının varisi olmuş olur. İşte bu baba evine qara şanıraq denir. Bu yazıda ve bundan sonraki yazılarımızda Türklerin qara şanırağının Kazakistan olduğunu tartışacağız.

Coğrafi olarak Türklerin qara şanırağı yani baba ocağı başka bir deyişle menşei bilim adamları arasında günümüze kadar tartışıla gelen meseledir. Her ne kadar genel kabule göre Türklerin çıktığı yer Altay dağları olarak söylense de, bunu kabul etmeyen bilim adamları da mevcuttur. Bazıları Türklerin asıl mekanı İtil-Yayık arası derse, bazıları Tanrı dağlarıyla Aral Denizi arasındaki coğrafyayı işaret etmekteler. Bazı bilim adamları Ural dağlarını Türklerin vatanı olarak göstermekleyse, bugünkü Moğolistan’ın Türklerin baba ocağı olduğu kanaati de pek yaygındır. Bu konuya yeni yorum getiren Tatar bilim adamı Zakiyev’tir. Ona göre, Türklerin bir yerden çıkarak bütün Avrasya’ya dağıldığı fikri, Avrupa merkezci ideolojiyi desteklemek için ortaya atılan görüştür. Bu ideolojinin amacı, Türklerin Orta Asya’ya, Kafkas bölgesine ve Doğu Avrupa’ya daha sonradan gelen halklar olduğunu ve aslında bu coğrafyaların Hint-Avrupa halklarına ait olduğu fikrini yerleştirmektir. Böylece Avrupalıların bu bölgeleri hâkimiyet altına almalarına hukuksal zemin hazırlamaktır. Zakiyev’e göre Türkler eski zamanlardan beri şimdiki yaşadıkları bölgelerde oturmaktaydılar. Sadece Selçuklar, Osmanlar gibi yönetici boylar bir yerden başka yere göç etmişlerdir. Meseleye bu açıdan bakıldığında, biz ‘Türk boylar tarihi’ ile ‘Türk tarihi’ni karıştırmış bulunmaktayız.


Ancak burada şunu ifade edebiliriz ki, Türk dünyasının sınırlarında oturan Türk boyları Türk dünyasının iç taraflarından gelen boylarla hep yenilenmekteydiler. Çünkü sınır bölgelerde oturan Türk boyları komşu medeniyetlerden etkilenmekteydiler. Hatta Türk medeniyetinin en güzel örnekleri işte bu farklı medeniyetlerin sentezinden doğmaktaydı. Ancak Türk medeniyetinin saf halini kendilerinin yaşam tarzlarından dolayı arka cephedeki konar-göçerler korumaktaydılar. Belki de Türk dünyasının arka cephesindeki Türkler öz Türk kültür ve anlayışını korudukları için sınır bölgedeki Türkler onları baba ocağı, qara şanıraq olarak tanımlamaktaydılar. Dil açısından bakıldığında da, Kaşgarlı Mahmut’un belirttiği gibi, ‘en temiz Türk dilini şehirlere gelip gitmeyen, öz dilinden başka dilleri bilmeyen Türk boyları konuşmaktadırlar’. Demek ki, Türklerin zihninde Türklerin öz dilini, medeniyetini, dünya algısını, hatta devlet anlayışını koruyan ata yurt, qara şanıraq anlayışı hep mevcuttu.

Bu konuya bugünkü Kazakların kültüründen cevap arayacaksak, çok ilginç sonuçlara varırız. Kazaklarda eskiden gelen ‘Türkmen tör ağam, Özbek öz ağam’ atasözü vardır. Bu sözü Kazak şecere uzmanı Maşhur Jüsüp Köpey böyle izah etmektedir: Türkmenler, sadece bugün Türkmenistan’da yaşayan Türkler değil, eski Osmanlı topraklarında yaşayan bütün Türk boyları, Kazaklardan beş kuşak (beş ata) büyüktürler. Özbekler ise, (buradaki Özbekler de sadece bugünkü Özbekistan’da yaşayan Özbekler değil, Altın Orda devletinin doğu kanadında yaşayan Türk boylarının hepsini kapsamaktadır) Kazaklardan üç kuşak (üç ata) büyüktürler. Bu durumda Kazaklar Türk kardeşlerin en küçüğü olarak qara şanıraq, baba ocağında kalmış Türk boyu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlayış şair Mağjan Jumabay’ın Türkistan şiirinde şöyle ifade edilmektedir:

        Turan’da Türik oynar uqsap otqa,
        Türik’ten basqa ot bolıp jan tuwıp pa?
        Köp Türik enşi alışıp tarasqanda,
        Qazaqta qara şanıraq qalğan joq pa?

Yani,

        Turan’da Türk oynar ateş gibi.
        Türk’ten başkası ateş olabilir mi?
        Türk kardeşler paylarını alarak gittiklerinde
        Qara şanırağa Kazaklar varis olmadı mı?

Qara şanıraq konusuna Türk devlet geleneği açısından bakarsak, genel olarak Türk devlet anlayışını Göktürklerden başlamak mantıklıdır. Çünkü Göktürklerden sonra yönetimi elinde tutan bütün hakanlar Göktürk boyundan gelmekteydiler. Hatta bizim Türk adını almamız da bu sülaleyle bağlantılıdır. Hazar devleti ile Karahanlar yöneticileri de Göktürk soyundan gelmekteydiler. Daha sonra bu büyük devleti yenden restore eden Cengiz han oldu. Cengiz sonrası dönemde bütün hanlar Cengiz soyundan seçilmekteydiler. Cengiz torunlarına Töre adı verildi. Töre sözcüğü ile Türk sözcüğü arasında bağlantı olduğu göze çarpmaktadır. Bunun sebebi de Töreler eski Türk devlet anlayışını yenilemişti. Cengiz han devlet anlayışını aynı şekilde devam ettiren Cengiz’in büyük oğlu Cuçi’nin torunlarının kurduğu Altı Orda devleti idi. Çünkü Cengiz han sonrası kurulan diğer devletler yerleşik hakların devlet anlayışlarını kabul ettiler. Altın Orda dağılma sürecinde ise Rusya, Altın Orda varisleri Kazan, Astrahan, Köşim, Nogay ve Kırım hanlıklarını teker teker işgal etti. Bu işgale karşı 1847 yılına kadar Cengiz soyundan gelen son hanları Kene Sarı’nın savaş meydanında ölünceye kadar direnen Kazak Hanlığı oldu. Demek ki Kazak hanlığı Altın Orda’nın son varisidir.

Baba ocağı konusuna medeniyet açısından ele aldığımızda, Kazaklar kuzeydeki Ten (Don), İtil, Yayık nehirleri ve güneydeki Sırderya ve Amuderya kıyılarındaki şehirlerden uzak konar-göçer yaşam tarzında yaşamaktalardı. Dolayısıyla Kazakların gelenekleri, dil ve edebiyatları, müziği, dünya algısı, şecere geleneği saf Türk bozkır medeniyetini yansıtır. Bunu destekleyen ilginç bir tespiti Amerikalı bilim adamı Bruce Privratsky yapmaktadır. Ona göre Ahmet Yesevi Hazretlerinin türbesi bulunan Yassı şehrinin Türkistan adını alması Orta Asya’daki diğer şehirlerle nispeten oradaki Türk kültürünün temsilcileri Kazakların nüfuzunun fazla olmasıyla ilgilidir. Yani diğer şehirlerde Özbeklerin hâkimiyeti vardı ve Fars kültürü üstündü. Buna ek olarak Şoqan Walihanov’un belirttiği gibi, Kazaklar İslam öncesi inançlarını İslam’la kaynaştıra bilen Türk Müslümanlığının temsilcileridir.

Sonuç olarak, Kazakistan[1] Türk dünyasının qara şanırağı, baba ocağıdır. Bağımsız Kazakistan Cumhuriyeti kendinin bu kimliğini Türk dünyasının bütünleşmesindeki aktif tutumuyla kanıtlamaktadır.

Dinmuhammed Ametbek



[1] Orijinal Kazakça metinde Kazakistan olarak değil de Kazak eli yani Kazak ili olarak geçmektedir. Ancak Türkiye Türkçesinde il sözcüğü dar anlamda kullanıldığı için Kazakistan kelimesini kullandım. Yoksa, Kazakistan’da Farsça olan -stan ekinden kurtulma çabası vardır. Hatta 2014 yılında Cumhurbaşkanı Nazarbayev ülke adını ‘Qazaq Eli’ olarak değiştirmeyi bile teklif etmişti.

Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)