Çağlar Erbek
Moldova’da Şubat ayında yapılan parlamento seçimlerin
ardından yeni hükümet kurulamamıştı. Yoğun biçimde sürdürülen koalisyon
arayışlarının ardından 8 Haziran günü Rusya yanlısı Sosyalist Parti ile Avrupa
yanlısı blok ACUM el sıkışarak Maia Sandu başbakanlığında bir koalisyon
hükümeti kurdu.
Koalisyon hükümetinin parlamentoda yemin ederek göreve
başlamasının ardından, iktidardaki oligark Vladimir Plakhotnyuk’un kontrolündeki
Demokrat Parti’nin başvurusu ile Anayasa Mahkemesi koalisyon hükümetinin yasal
olmadığını ilan etti. Bununla da yetinmeyerek daha önce alınan erken seçim
kararını uygulamadığı gerekçesi ile Cumhurbaşkanlığı yetkisini İgor Dodon’dan
alarak bir önceki hükümetin Başbakanı Demokrat Partili Pavel Filip’e verdi.
Filip ise parlamentoyu fesheden ve 6 Eylül’de erken seçime gidilmesini öngören
kararnameyi imzaladı.
Rusya ve Avrupa Birliği Maia Sandu başbakanlığındaki
koalisyon hükümetini tanırken ABD’nin sessizliği dikkat çekti. Demokrat Parti
ise ABD’den gelecek muhtemel desteğe umut bağladı. Hatta bu uğurda İsrail’deki
Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımak gibi sansasyonel bir karara imza attı. ABD Büyükelçiliği
için yeni ve daha büyük bir alan tahsis edilme girişimini de unutmamak gerekir.
Oligark Vladimir Plakhotnyuk denetimindeki Demokrat Parti ve
taraftarları ile Rusya ve Avrupa yanlısı ortaklardan oluşan yeni koalisyon hükümeti
arasındaki iktidar savaşına devlet kurumlarının da müdahil olması ile ülkedeki
gergin süreç iyice tırmandı.
Ortaya çıkan siyasi krizin, daha önce aldığı kararla krizi
derinleştiren Anayasa Mahkemesi’nin aldığı yeni kararla çözüme kavuşmuş olması
bile durumun ne kadar karmaşık olduğunu göstermeye yeter. Anayasa Mahkemesi 15
Haziran tarihinde almış olduğu yeni kararla daha önce aldığı kararı iptal
etmekle kalmadı, Pavel Filip’in almış olduğu seçim kararını da iptal etti.
Böylece yeni koalisyon hükümetinin meşruluğu tanınmış oldu.
Moldova’da yaşanmakta olan bu güç savaşının Rusya ile Batı
arasındaki rekabetle ilgisinin olduğu söylenemez. Elbette ki iki taraf da bu
sürecin içerisinde yer aldı ama iktidardaki koalisyon hükümetinin bileşenleri
arasında hem Rusya hem de Avrupa yanlıları var. Bu iktidar mücadelesini daha
çok anti-oligarşik bir devrim olarak nitelemek yanlış olmaz.